Ad-Soyad:Mikaela Banes
Kişisel Özellikleri:Kibirli,çoğu kişiye göre biraz daha canlı ama safkan olması çoğu özelliğine gölge düşürüyor. Safkan olmakla gurur duyuyor.
Fiziksel Özellikleri:Sarışın, mavi gözlü, uzun
Aile Geçmişi:Geçmişi parlak değildir. Tüm aile safkandır. tüm ailesi ölünce babaannesi ile beraber yaşamaya başlar.
Kan Durumu:Safkan!
Örnek Rp:(olan kurguyu değiştirerek yazdım.)
8 kişi Godric’s Hollow'unun boş ve sessiz sokakların da ilerliyorkardı. Tipleri hayli ilginç kabul edilecek bir durumdaydı. Ortalarında duran uzun boylu, 2-3 kere kırılmış gibi duran eğri burnu, upuzun beyaz sakalı, menekşe mavisi renginde pelerini ve siyah tokalı ayakkabısı ile orta çağları yansıtan bir tiyatronun oyuncusu gibi duruyordu.
En sonda duran adam hayli bir dalgın duruyordu. Gözleri çok olmasa da dolmuş, yüzünde acı bir gülümseme ile yere bakıyor ve arkadan geliyordu.. “Bunu yapmak zorunda değilsin Sirius.” dedi alçak sesle Sirius’un birkaç adım önünde durmuş adam. “Zorundayım.” Dedi Sirius ve ekledi. “Harry’i iyi koruyamayacağımı sende biliyorsun.” “Pes edemezsin Sirius.” Dedi aynı adam. “Pes etmiyorum Remus.” Dedi ve ekledi. “Harry’e daha iyi bir hayat sunmam gerekiyor. Ayrıca ben onu koruyamam. Gücüm yetmez.” Dedi Sirius.
Onlar konuşurken bir ormana varmışlardı bile. Havada iki kişi asılıydı. Ağızlarının üzerinde bir beyaz nokta uçuşuyordu.” Death for Life Full Moon sihri sizce işe yarar mı Dumbledore?”dedi yeşil kıyafetli bir kadın. “Elbette” dedi Dubledore ve ekledi.“Hazırmısınız?” O da üzgün duruyordu. “Hazırım Profesör Dumbledore.” Dedi Sirius . Bir an yeşil bir ışık kümesi çıktı ve tam Sirius Black’in göğsüne çarptı.
*
Little Whinging, Surrey, son günlerin en sıcak günündeydi.Pirvet Drive 4 numara sakinleri başlarına az sonra gelecekleri bilseler bu kadar da neşeli olurlar mıydı acaba? Mrs Dursley yapmakta olduğu pastaya renkli şekerlemeler eklerken Mr. Dursley dolaptan soğuk suyunu çıkartmaktaydı. Dursley’lerin kocaman oğlu Dudley televizyondan gözlerini ayrılamadan annesinin verdiği aparatif yemeğini yiyordu. Ailenin küçük sırrı dışarıda, ev alışverişi yapıyordu. Kapının çalması ile tüm gözler kapıya yöneldi. Genç Harry Potter’ın gelmesi için daha çok erkendi. Tüm aile kapıya yöneldi ve Mrs. Dursley kapıyı açtı. Karşısında 2 kişi durmaktaydı. İkisininde yüzünde alaycı bir gülümseme vardı.
Mrs. Dursley bir fenalık geçirdikten sonra onları içeri aldılar. “Tiniminiciğim, sen sevgili kuzenin geldikten sonra onu hemen odasına çıkart. Hiç bir şey anlatma tamam mı?” dedi Mrs. Dursley. Sonra bir koltuğa oturmuş olan mutlu çifte baktı. “Neden geldiniz?”dedi sinirle. “Petunia, tahminine göre Harry’i almaya geldik fakat sen niyetli değilsin bu işe.” Dedi ve güldü. “Biliyor musun, hiç değişmemişsin.” Dedi. Aynı anda kapı çaldı.
“Kusura bakma Petunia ama oğlumuzu alıp gitmek istiyoruz dedi kadının yanında duran genç adam. Petunia kötü bir bakış attıktan sonra çiftin kalkmasını seyretti. Kapıda ne olacağını bilmeyen Harry Potter da öyle düşünmüyordu. Kapı açıldığında gözleri kocaman açılmış olan Harry ve ona gülümseyen anne ve babası. Bu onun belkide hayatında yaşadığı en güzel gündü.
*
Lily ve James Potter oğullarına sarılmış yürürken Koca bir binanın önene geldiler. Birkaç kişiye sürpriz yapmak istiyorlardı.
Apartman kayarak yeni bir daire için genişledi ve sonunda bir ev daha çıktı. Kapıdan içeri giren aile sessiz bir şekilde kordorda ilerlemeye başladılar. Oğullarına yukarı çıkmalarını söyleyen Lilly ve James kapının önünde bekleyerek içeriyi dinlemeye başladılar.
(Aynı anda içeride)
“Büyünün işe yaramaması beni şaşırttı. Canlanmaları gerekiyordu.” Dedi Minevra McGonagall. “Biz de öyle umuyorduk Minevra.” Dedi Dubledore. Kısa bir sessizlikten sonra ‘hayatımda ilk kez iyi bir şey yapacaktım’ diye geçirdi içinden Sirius Blak. Fedakârlığı sayesinde tekrar hayata dönmüştü.
“Bir saniye. Kapıda birileri var.” Dedi Molly Weasley. Hepsi meraklı gözlerle kapıya baktıklarında Molly kapıyı açmaya gidiyordu. Açtığında neredeyse çoğu kişi bayılacaktı. Lily ve James Potter karşılarında onlara gülümseyerek bakıyorlardı.
Harry yukarı kata çıktığında Ron ve Hermione dalgın bir şekilde konuşuyorlardı. Harry’nin geldiğini görünce ayaklandılar ve hemen yanlarına koştular. “Harry. Sonunda gelebildin.” Dedi Hermione. “Şey beni buraya annemle babam getirdi.” Dedi Harry. “Dalga geçmeyi bırak dostum. Hiç inandırıcı değil.” Dedi Ron. Ardından annesinin tiz sesi geldi. “Roooonnnn, Harryy, Herrrmiiioonnee,Geeorrrge, Fffreddd ve Giiinnny. Yyeeemmeek hazırrr!” Üçü de gülümseyerek aşağı indiler.
Manzarayı görünce Ron ve Hermione’nin ağzı yarım metre açık kalmıştı. Harry alaycı bir gülümsemeyle ve fısıltıyla “Ben size söylemiştim.” Dedi. Ginny ise yemeğin sonunda fark etti ve yarım metre açık ağzını Ron’un yardımı ile kapattı. Fred ve George ise çok normalmiş gibi karşıladı. Onlar için normal sanıylırdı. Sonunda onlar anormal idiler.